
Galatasaray her hafta olduğu gibi bu haftada çok tartışıldığı bir haftaydı.
Bence başka bir gündem ile başlamamız lazım. Kimsenin üzerinde durmadığı, duranların da ne yazık ki baştabazılarının, tersine durduğu bir devrim var
Türkiye'de... Schuster devrimi...
1980'li yıllarda Mustafa Denizli'nin bu ülkeye getirdiği hücum futboluna dönüldüğünü gördüm
geçen hafta... Stadyuma gelen ya da televizyon başında oturan futbol seyircilerini tatmin etmeye, onlara güzel futbol seyrettirmeye yönelik bir anlayışı sergiledi
Schuster...
Yıllar sonra ilk defa... Son zamanlarda Mustafa Denizli de ödün vermişti hücum futbolundan... Demek ki 25-30 sene sonra bu ülkede yeni bir 'hücum futbolu' anlayışını izliyoruz ve ben alkışlıyorum Schuster'i...
Bu ülkede oynadığı futbol seyre değer bir tane takım varsa; o da
Beşiktaş...
Ayrıca Bucaspor'u da alkışlıyorum; Beşiktaş'ın bu hücum futbolunu, sertlik ile tekme ile ya da kapanarak, kilit savunma ile durdurmayı değil, futbola futbolla cevap vermeyi tercih ettiği için...
Yıllardan beri ilk defa bu ülkede bir futbol maçı izledim.
Geçen hafta... Beşiktaş-Buca maçı haftanın olayı değil, yılların olayıdır. Ama ne yazık ki Türkiyede bunun öneminin farkında olan yok. Beşiktaş'ın oynadığı hücum futbolu da hayatında santranın gerisine adım basmamış bir forvet oyuncusu ve günümüzün en önde gelen yorumcularından, bazıları tarafından fena halde eleştirildi.
yazan:emre arpacı
e-posta:emrearpacı@sahabeiklimi18.tr.gg
|